Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin milyonlarca öğrenci ve öğretmeni ilgilendiren önemli açıklamalar yaptı. 12 yıllık zorunluğu eğitimin kısalacağı iddialarına yönelik konuşan Tekin şunları kaydetti:
“Bu bilgileri kim nereden alıyor bilmiyorum. Bakanlıktan bu konuyla ilgili herhangi bir paylaşım yapmadık.
Sadece ‘bu konuda toplumsal uzlaşı olursa eğer biz bu uzlaşıyı değerlendiririz’ dedik. Dolayısıyla bununla ilgili geçtiğimiz yıllarda tam bu zamanlarda bir tartışma ortamının oluşmasından mutlu olacağımızı açıkladık.
4+4+4 yasalaşırken Türkiye’deki eğitim öğretim süreçleriyle ilgili durumu öncelikle göz önüne koyalım. O tarihlerde 28 Şubat’ın Türkiye’ye getirdiği despotik ortam, 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin devam ettiği bir dönemde AK Parti hükümetlerinin iktidara geldiği andan itibaren temel parametresi olan Türkiye’de demokratikleşmeyi ve insan hakları ile ilgili yani yasaklarla, zorlamalarla mücadele yürütmek anlamındaki politikasının bir sonucu olarak 8 yıllık kesintisiz eğitimin tartışıldığı bir Türkiye. Ve bu 4+4+4 uygulamasını getirilirken birinci çıkış noktası buydu. Yani 8 yıllık kesintisiz eğitim ucubesine son vermemiz lazım. İkincisi genel anlamda okullaşma oranları Türkiye’nin dünyadaki okullaşma istatistiklerindeki ortalama eğitim süresi istatistiklerindeki düşük, eğitimdeki erişim ile ilgili Türkiye’deki fırsat eşitliğinin olmadığı bir ortamda, o istatistikler, rakamlar uluslararası göstergeler altında olduğu için Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti o gün iki şeyi önceleyerek 4+4 yani o 8 periyodu böldü, ilk 4’ü veli çocuğunu istediği okula gönderebilir mantığıyla 8 yıl kesintisiz eğitim zorunluluğu getirilmişti. Türkiye’ye yakışır bir düzeye gelinmesi için bir adım atıldı.
Bilgiye erişme, okullarda verdiğimiz müfredat açısında, çocukların okul dışı edindikleri bilgiler açısından çünkü artık 20 yıl önceki durumda değiliz. Artık daha hızlı bilgiye erişiyorlar. 15-16 yaşındaki çocuklar yurtdışındaki çocuklar lise eğitimini tamamlayıp üniversite eğitimine devam ediyorlar.
Biz ne yapıyoruz? 12 yıl zorunlu olarak okuyacak çocuklar ve 18- 19 yaşından önce üniversiteye gidemeyecekler. Bu türler bizi rahatsız eden tablolar söz konusu. Beceri gerektiren nitelikli, aranan eleman olarak tanımladığımız alanlarda, beceri gerektiren sektörlerde yaşanan sıkıntılar var. Herkes akademik okullara gidip yükseköğretime devam etmek istiyor. İllere gittiğimizde Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, iş dünyası başta olmak üzere birçok kişi bize bundan bahsediyorlar. Bu ve buna benzer eleştiri bize gelince uluslararası göstergelere baktık ve yeniden düzenlenebilir dedik.
Bu konuyu tartışalım dedik ve bu konuyu tuhaf bir şekilde kamuoyunun gündeminde farklı bir gündeme çeken CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldu. Çıktı ve hiç nasıl o yorumu yaptı anlayamadığım şekilde başka yorumlara çekti konuyu.
Alacağımız kararlarla bir mağduriyet olmaması bizim ana prensibimiz. Şu anda eğitim öğretim çağında olan gençlerimiz asla endişe etmesinler onları mağdur edecek bir şeyi asla yapmayız, bugüne kadar da yapmadık. Bütün kararlarımız bu mağduriyetleri yatamadan sorunu çözebilecek formüllerle yürümek.
Bizim okullarımızdaki güvenlikle ilgili olarak, İçişleri Bakanlığımızla birlikte bütün okullarımızı tasnif ettik; güvenlik ihtiyacı maksimum olandan minimum olana kadar. Dolayısıyla Emniyet Genel Müdürlüğümüzle, İçişleri Bakanlığımızla okullarımızdaki güvenlik konusunu değerlendiriyoruz.
Bizim 3 tane kadememiz var. İlk-orta okul-lise biz İçişleri Bakanlığı ile ortak bir çalışma yürütüyoruz. Türkiye’deki bütün caddeler bizim bir okulumuza zimmetlenmiştir. Sizin sokağınıza zimmetlediğimiz okul hangisi ise siz hiçbir şey yapmadan biz çocuğunuzu kaydediyoruz. Hal böyle iken ‘Kayıt ücreti isteniyor’ dendiğinde ben kimden kayıt ücreti isteniyor diyorum zaten biz kaydı yapıyoruz. Okul idaresinin bu konuda hiçbir inisiyatifi yok. Hesapları da yok. Bunu bir netleştirelim.
Ben bütün özel okullara aynı uygulamayı yapıyorum. Bu bahsettiğimde Türkiye’de yüzde skalası olarak kamuoyunda tartışılan en yüksek gruptaki okulların bağlı olduğu sivil toplum örgütü diyelim. Biz orada yaptığımız şey şu; Biz size ders kitabını dağıtıyoruz, sınava girecek öğrencilerin herhangi bir mağduriyet yaşamaması için biz sorularımızı verdiğimiz kitaptan soruyoruz bu kitaba göre eğitim almalarını istiyoruz ki mağduriyet ortaya çıkmasın. Bunu yaparken bizim onaylamadığımız, görmediğimiz bilmediğimiz bir kitapla öğrenciyi muhatap etmek sonrasında öğrencinin olası bir mağduriyet yaşamasına sebep olmaya hakkınız yok diyoruz. Siz okullarda ders kitabı adıyla bir şey satamazsınız, bizim kitabımızı okutmak zorundasınız diyoruz. İlave olarak ders materyali satıyorsanız eğer orada da iki tane kriterimiz var. Birincisi bu kitaplar asla ders kitabı değildir, dersi bu kitaplarda işlenmeyecek bunlar yardımcı kitap olarak düşünülebilir. Bu kitapları satıyorsanız eğer fahiş fiyat açısından denetimini bizim yapabilmemiz lazım. Bütün özel okullarda yaptığımız şey budur.
Buna bende katılıyorum. Çocukları özel okula göndermek bir zorunluluk değil. Biz bütün ilkokul, ortaokul çocuklarımızı okula kayıtlarını yapıyoruz zaten. Velilerin özel okula göndermek istemelerine saygı duyuyorum.
Altını bir kez daha çizerek söylüyorum. Çocukları özel okula göndermek zorunlu değildir.Şu anda 100 bin TL’den daha az ücret ilan eden özel okullar var. 100 bin – 200 bin TL arasında bin 387 tane özel okul var, 200 bin – 400 bin TL arasında 3 bin 67 okul var. Böyle gidiyor rakamlar. Asıl yığılma 200 bin – 400 bin TL arasında. 1 milyon TL ücret üzerinde isteyen okul sayısı 82. Yani toplam 12 bin özel okuldan 82 tanesi bu rakamları istiyor. Bu özel okula çocuğunu gönderiyorsanız bu bir hizmet sözleşmesi, siz çocuğunuzu beklentilerinizi tanımlıyorsunuz ben 100 bin değil de 2 milyon TL’lik okula göndermek istiyorum diyorsunuz. Ben buna saygı duyuyorum. Bunu talep etmek özel okul açısından da insafsızlık.”
Mülakatlarla ilgili konuşan Bakan Tekin, “Ben başladığım günden itibaren ana ilkem adaletsizlik, hukuksuzluk yapmayacağız. Kimsenin hakkını yemeyeceğiz. Cumhurbaşkanımızın bize talimatı da bu şekilde. Ama şu da bir realite. Sizin çocuğunuzu bana emanet ettiğinizde, ben kime sizin çocuğunuzu emanet edeceğimi görmek için dolasıyla öğretmenliği çok önemsediğim için aday arkadaşlarımızın mülakatla alınmasını istiyorum. Bu yılda son defa mülakatı yaptık zaten önümüzdeki yıl yok. Kategorik olarak karşıyım diyenlerle tartışacak bir şeyim yok. Ama buna karar verdikten sonra mülakat süreci için tüm tedbirleri aldık
Mülakatlarımıza giren jüri üyelerimizi, hocalarımızı zan altında bırakılmasından rahatsızım. Ben dahil kimse müdahale edemez” dedi.
Öğretmen atamaları ile ilgili konuşan Bakan Tekin, “Son KPPS sınavı artı mülakatla 15 bin öğretmen arkadaşımızın atama süreci, mülakatı bitti. İtirazlar tamamlanacak. 24 Kasım itibariyle arkadaşlarımızın atamalarını yapmış olacağız.
Sonrasında Akademi Giriş Sınavı dediğimiz AGS sınava giren arkadaşlarımızın branş dağılımı var. O atamaya göre de Aralık ayı içerisinde de oradaki branş dağılımını yapacağız” dedi.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)